top of page

Beden Dilinin Düşündürdükleri

Bu yazıyı okurken History Channel kanalından "Beden Dilinin Sırları" belgeselini izlerseniz; yazıda bahsedilen durumları kendiniz de gözlemleyebilirsiniz.

Beden dili her şeyi açıklar. Örneğin siyasetçilerin tokalaşma ya da kapıdan girme anlarının bir üstünlük kurma çabası olduğunu çoğumuz biliyoruz. Ev sahibi kişinin konuğunu önden içeriye alması ve kendisinin arkada durması doğru olandır. Peki konuk, ev sahibini arkadan ittirir; ya da Bush'un Blair'e yaptığı gibi bir de sırtından üç kez vurursa o zaman ne olur? "İyi çocuksun ama ben her yerde senden üstünüm" mesajı verilmiş olur.

Duruma hakim olduğunu göstermek için insanın yürüyüşü de çok şey açıklar. Kambur mu yürüyor, dik mi? Belki de dik yürüyor ama gözleri yerde; adeta para arar gibi bakıyor. Telaşlı yürüyüş ile etraftaki kızları kesen erkeğin yürüyüşü aynı değil. Hepsinin ayrı anlamı var. Bireylerin eş tercihlerini yürüyüş de etkiliyor.

Son sözü kimin söyleyeceği çok önemli. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ABD başkanının yanında bacak bacak üstüne atması sohbetin koyuluğundan değil. Otorite kurma ya da "eşitler arasındayız" denilen mücadele hali bu.



Geçmişte başbakan Ecevit, ABD başkanı ile karşılıklı çekilen fotoğrafları nedeniyle o dönem olmasa da ölümünden sonra eleştiri konusu olmuştu. Ecevit'i yakından tanıyanlar "rahmetli başbakanın kendisine terbiyesizlik yapılsa bile nezaketi ve ülke çıkarları gereği sabırlı bir çizgi izlediğini" söylüyor. Belki de aynı şey Kaddafi ile Erbakan'ın çadır tiyatrosu için de konuşulabilir. Rahmetli başbakan Erbakan nasıl da boncuk boncuk terlemişti!

Ecevit'in karşısında gayet rahat tavır takınan ABD Başkanı Clinton'ın söz konusu Monica olayı olunca beden dilinin nasıl da değiştiğini görüntülerden izledik. Sözleri ile yüzü, alnındaki kırışmalar ya da kaşların duruşu bu sefer çok farklı. Kendinden emin olarak 1993 tv şovlarına çıkıp oy isteyen başkan o değil sanki.

Elde tutulan şeyler de kişinin iç dünyası hakkında fikir edinmemizi sağlayabilir. Örneğin elde kalem tutmak "İcraatın İçinden" programında halka hitap eden rahmetli cumhurbaşkanı Turgut Özal için ben sorunları çözerim, projeleri ortaya koyar yaparım, gücümün farkındayım ve bir şekilde işleri yoluna koyarım anlamı taşır. Kalemi, avuçları terlerken sımsıkı tutan kişi ile cumhurbaşkanının beden dili bir değildir. Hele kalem kıran bir hakim çok daha farklı mesajlar verir kendisini merakla izleyenlere. İdam cezasının 2004'te ülkemizden kaldırıldığını belirtelim.

Baskı altında beden dili açık verir. Suçlular, yalancılar ya da karşısındakini aldatmaya çalışanlar, stresin kaslar ve beyin nöronları arasındaki işbirliğinde istemsiz olarak farklı tepkiler verebilir. Poker oyuncuları belki de bu nedenle kağıtlar yerine rakibini dikkatle izliyor.

Eli arkada ya da önde tutmak farklı anlamlar içerir. Türkiye'de pekçok kişi özellikle kendi memleketlerinde gezerken iki elini arkada kavuşturarak dolaşır. "Buralar benim" mesajı verir beden diliyle. Hapisten çıkan Tarkan, Bülent Ersoy, Deniz Seki, Paris Hilton, ellerini ufak bir çocuk gibi önde kavuşturur; "cezamı çektim ve uslandım" derler; basına yani bize.



Beden dili, imajın önemli bir parçası. İşaret parmağımızı kalabalıktan herhangi birisine yönlendirip "vay sen de mi geldin, çok sevindim" demek ya da "işte orada hain" mesajını iletmek mümkündür. İşaret parmağı başka yeri gösterirken vücut başka yere dönükse bu da kişinin kendi dediğine inanmadığını gösterir.

Kendine dokunmak ise "kendimi huzursuz hissediyorum" demektir. Ancak elimizle kalbimize dokunuyorsak bu sefer mesajımız "benim içtenliğime inanın" demek olur. Açık konuşan, dürüst konuşanlara biz bu nedenle "kalbinden konuştu" deriz.

Emel Sayın'ın "gözler yalan söylemez" diye şarkısı var mesela. Bu nedenle saklayacak şeyi olanlar gece bile güneş gözlüğü takarlar; özellikle de magazin basınından kaçmak isteyen ünlülerin saklayacakları hep bir şeyler vardır.

İnsanların yüzünde bin hatta bazı araştırmalara göre üç bin farklı ifade olsa da farklı ırk ve kültürlere rağmen yedi ifade ortaktır. Bunlar; "mutluluk, üzüntü, öfke, korku, sürpriz, küçümseme ve tiksinme" gibi evrensel duygulardır. Bilinçli ya da bilinçsiz olarak her gün yüzlerce ifade şekli alıyor suratımız, farkında mıyız?


Anlık görüntü, sıcak nokta da beden dili uzmanlarının dikkatini çekmiştir. Ayrıca yapılan bir araştırmaya göre insan ilişkilerinin %55'i beden diliyle %38'i ses ile sağlanır. Ses tonu yükseldikçe ses tizleşir bu da güveni azaltır. Eski ABD Başkanı Barrack Obama'nın seçim konuşmalarını izlediniz mi? Düzeyi sürekli artan vurgulamalarla ve doğru nefes alışlarla adeta elektrik etkisi yaratmaktadır. Bu da takipçilerinde coşkuyu heyecanı artırmaktadır. Nitekim seçimlerden başarıyla çıktı, ABD'yi iki dönem yönetti.

Ritim ve ahenk yakalandığında konuşma kolaylaşır. Fakat konuşulan konu üzerinde sinirlenme ya da gazetecinin soracağı ani bir soru bu uyumu bozabilir. Merly Streep'in başrol oynadığı Demir Leydi filminde de izlenebileceği gibi gerçek hayatta da ünlü bir uzmandan eğitim almasına rağmen eski İngiltere Başbakanı Margaret Thatcher zaman zaman sinirlenip eski yıllarındaki gibi dik, kuvvetli ses tonuna dönebiliyor, yumuşak konuşmasını unutabiliyordu. Tıpkı Tansu Çiller gibi. Hatırladığım kadarıyla beden dilinde eski başbakan Çiller, konuşmada rahmetli başbakan Mesut Yılmaz daha başarılı idi 90'lı yıllarda.



Teknoloji gelişiyor. Sesler bilgisayarda incelendiğinde frekansı ölçümlenip kişinin yalan söyleyip söylemediğine dair fikir verebiliyor. Özellikle polisler beden dilinin bilinmesi halinde suçun gerçekleşmeden engellenebileceğini düşünüyor ve bu konuda eğitimler oluşturuyorlar.

Spor yorumcuları da atletlerin doping açıklamalarındaki jest ve mimiklerine daha dikkatli bakıyorlar. İsveçli aktivist olarak televizyonlarda yer alan Greta Thunberg'in konuşmalarını beden dili mesajlarını dikkate alarak izlediğimde bana pek de inandırıcı gelmiyor mücadele azmi. Sanki sipariş gibi.

Evet beden dili eğitimi de alınabilir. Yine de insan ne kadar eğitimli olursa olsun açık verebiliyor. Belki de açık vermemek için Seda Sayan gibi botokslar, yüzde germeler yaptırmak gerekiyor. O zaman kimse bizim güldüğümüzü mü heyecanlandığımızı mı anlamaz.





Comments


bottom of page