Türk kahvesinin ilk icadı 3. Yüzyıldır. 3. Yüzyılda Etiyopya’lı Khaldi adındaki bir keçi çobanı tarafından keşfedilmiştir. Çoban, keçilerinin uyarıcı kırmızı çekirdeklerini yedikten sonraki çocuk gibi enerjik hareketlerini fark etmiş ve kahveyi keşfetmiştir. Kendisi de denedikten sonra verdiği hissi sevince diğerlerine haber vermiş ve kahve bugünlere gelmiştir.
Kahvenin anavatanı Etiyopya’nın Kaffa bölgesi olmuştur ve kahve çekirdekleri Türkiye’ye Brezilya’dan gelmektedir. Getirilen çekirdekler Türkiye’de kavrulup paketlenmektedir. Yemen’den Türkiye’ye gelen kahvelerin ünü dünyaya yayıldıkça, Yemen’in üretimi biraz yetersiz kalmıştır. 1600’lü yıllardan sonra iklimi kahve yetiştirmeye elverişli topraklar olan Brezilya, Jamaika, Küba ve Kolombiya üretime başlamıştır. Türkler, kendi damak tatlarına hitap eden kahveyi Brezilya’da bulmuşlardır. 1700’li yıllardan itibaren Türkiye kahvesini Brezilya’dan almaktadır.
15. yüzyılda Yavuz Sultan Selim döneminde Yemen Valisi olan Özdemir Paşa, Yemen'de içtiği ve çok sevdiği kahveyi İstanbul'a getirir. Kahve, burada çok sevilir. Öyle ki sarayda 'kahveci başı' rütbeli bir çalışan bile olur. Padişahın kahvesini pişirmekle görevli olan kahveci başı, sır tutmasını bilen bilge kişiler arasından seçilirdi.
1600'lü yıllarda Türkiye'ye gelen Venedikli tüccarlar, kahveyle tanışır ve kahvenin Avrupa'ya taşınması bu şekilde gerçekleşir. İlk başlarda sokaklarda satılan kahve, 1645 yılında ilk defa İtalya'da bir dükkanda yani 'kahvehane'de satılmaya başlanır.
Comments