top of page

Maskeli Balo



Çalışmalarımda birbiriyle yakından ilişkili olduğunu düşündüğüm bireyselleşme ve yabancılaşma kavramlarına eğilmekteyim. Bu temayla ilintili olarak yaptığım proje serimin bir ayağını oluşturan kavramsal işim Maskeli Balo, “bireyin kendi kimliğine yabancılaşması” meselesine sosyal medya platformları üzerinden bakıyor. Debord’un ‘”Zaman, Hegel’in de belirttiği gibi, zorunlu yabancılaşmadır; yani öznenin kendisini kaybederek kendini gerçekleştirdiği, kendi hakikati olabilmek için başkası haline geldiği ortamdır.” cümlesinde de vurguladığı gibi çarpıtılmış sanal kimliklerin hakiki kimliklerimizi giderek baskılar duruma gelmesine ve bu ikisi arasındaki ikileme dikkat çekiyor.

Çalışmam Instagram özelinde sanal kimliklerimizin asıl kimliklerimizi baskılar hale gelmesini ele almakta, sosyal medyada yeni bir tür kimlik oluşturma durumumuza dikkat çekmektedir. Yeni kimliğiyle birey, salt kendi olarak var olmamakta; evli olmanın, anne olmanın, birinin veya bir şeyin sahibi olmanın, herhangi bir ideolojik görüşü benimsiyor olmanın, unvanın ya da belli bir miktarda takipçi sayısına ulaşmış olmanın onun sosyal statüsünü yükselteceğine inanmakta bu türden tanımlamalarla var olmaya çabalamaktadır. Bu noktada Zymunt Bauman da akışkan dünyamızda tek bir kimliğe bağlı kalamayacağımızı belirtir. Kimliklerin saklamak veya elde tutulmak için değil; artık giyip göstermek için var olduğunu ifade eder. Dijital platformlar, bireylere gerçek ve değiştiremedikleri kimliklerinden başka onları tatmin edecek özellikte bir oluşuma yani bireyler nasıl görünmek, kendilerini nasıl tanımlamak istiyorlarsa buna uygun kimlik yapılandırmasına imkân sağlamaktadır.

Çalışmamı T.C. kimlikleri üzerinden ifade etmemin sebebi Türkiye’ye özgü sosyal medya kimlik yapılanmasını ele almak istememden ve onu gözlemlememden ileri geliyor. Dünyada çok benzer tanımlama biçimleri olsa da içinde bize özgü taraflar var. Ancak profillerimizdeki bize özgü bu tanımlama biçimleri bile öyle çok yaygınlaştı ki bu da tek tipleşmemize neden oldu. Yani bu işim hem benliğimize, asıl kimliğimize yabancılaşmayı ele alıyor, hem de tek tipleşmeye gönderme yapıyor.

Çalışamama Maskeli Balo ismini vermem sosyal medyanın artık maskelerimizi taktığımız bir balo gibi olduğunu düşünmemden. İkinci olarak Ali Avni Çelebi’nin 1928’ de yapmış olduğu Maskeli Balo isimli tablosuyla kurduğum ilişkiyle alakalı. Maskeli Balo, Cumhuriyet Döneminin modern hayatını, modernizmini yani yeni bir dönemi ele alan bir eserdi. Günümüzün maskeli balosu ise artık bir geceye katılıp partilemek olarak değil, sosyal medya üzerinden gerçekleşiyor. Son olarak geçen yıl iki defa konserinde bulunduğum ve çok sevdiğim Yeni Türkü’nün Maskeli Balo isimli şarkısı çalışmama bu ismi vermeme ilham oldu. Grubun solisti Derya Köroğlu’nun bu şarkıya başlarken dediği gibi “zaten zamanında belki de onu bugünler için yazmışızdır.”

Resim ve kavramsal temelli işlerimin ilham kaynağı insan ve onun yaşamı. Sosyal medya, metropol, çalışma ortamım, arkadaşlarım, öğrencilerim, onların aileleri, yaşadığım bina, gittiğim bakkal, kısaca insan ilişkilerinin bulunduğu her ortam üretimlerime yön veriyor.








コメント


bottom of page