Tarih öncesi beslenme alışkanlıkları, ilk olarak etin çiğ yenmesiyle başladığı bilinmektedir. Daha sonra iklim değişikliğine bağlı olarak göl ve deniz kenarında yaşamaya başlamalarıyla deniz ürünlerini keşfetmişlerdir. Bireylerin yemekleri ateşte ve buharda pişirmeye başladıkları, tahıl ve baklagillerin tüketildiği gözlemlenmiştir. Bu tahıllar taş ile işlemden geçerek ekmek üretiminde kullanılmıştır. Baharat, nişastalı bitkiler ve sarımsak otu daha sonra keşfedilerek yemekleri lezzetlendirmek amaçlı kullanılmıştır.
Sosyal açıdan bakıldığında o dönem insanlarının avcı-toplayıcı faaliyetlerini bırakarak yerini bitki ve hayvan yetiştirme almıştır. Daha sonra yerleşik hayata başlayarak ilk köyleri ve şehirleri oluşturmuşlardır.
Tarih öncesi beslenme alışkanlıkları konusuna ekonomik açıdan bakıldığında; İnsanlar zamanla ürettikleri ya da avladıkları besinleri değiş-tokuş yapmaya başlamışlardır. Ticaretin gelişmesinde tarımda depolanabilir ürünlerin oluşması büyük etken olmuştur. Tunç, bakırın kalay ile karıştırılmasından sonra dönem madenciliğinde gelişme göstermiştir. Demirin işlenmesi sanayinin gelişmesini sağlamış ve sulu tarım yapılmıştır.
Peki, Tarih Öncesi Dönemde Yaşayan İnsanlar İçin Ekmeğin Önemi Neydi?
Bu dönemde yaşayan insanlar, ateşin bulunmasından sonra yalnızca su ile nemlendirerek ve herhangi bir işlemden geçmemiş buğday kırmasında gözeneklerin meydana geldiğini görmüşler. Gözenekli kütleyi önceden ısıtılan taşlar üzerinde pişirdikleri zaman tadının iyi olduğunu fark etmişlerdir. Ekmeğin kabarması gerektiği için birtakım karışımların kullanılması bırakılmıştır.
Birincisi uzun vadeli olarak şıraya karıştırılan darıdan yapılmış depolanabilen bir karışımdı.
İkinci karışım ise beyaz şıranın ve buğday kırmasının yoğurulmasıyla birlikte yaklaşık 3 gün bekletilen bir hamurun maya olarak kullanılmasıdır.
Fırıncılar senelerce ekmeğin kabartması için fermantasyona uymak zorunda kaldılar ve önceden hazır olan hamurdan aşı yapılarak kullanılan ekşimiş hamur yöntemi, gün geçtikçe niteliğini kaybetse de bazı bölgelerde hâlâ uygulanmaktadır.
Ekonomik açıdan incelendiğinde, ekmek başlıca gıdaları olduğu için maaşlarını da ekmek üzerinden almaya başlamışlar. Örnek verecek olursak piramitleri inşa edenlere emekleri karşılığında ekmek veriliyordu. Kişinin ekonomik durumu sahip olduğu ekmek sayısına göre ölçülmekteydi.
Sonuç Olarak...
Avcı- toplayıcı döneminde sadece o an karnını doyurmak durumundayken daha sonra tarih öncesi çağlarda yaşayan insanların deneme-yanılma yolu ile birçok ürünü tadıp daha sonra bunları üretme aşamasına, tarıma geçmişlerdir. Bunun yanı sıra hayvanları öldürmek değil evcilleştirmekle ilgilenmişlerdir. Kendilerine farklı yiyecekler üretmek için de birçok karışımlar ile çeşitlendirmeler yapmışlardır. Bitkiler, otlar kullanmışlardır. Deniz ürünlerini keşfedip etin yanı sıra bulmuş oldukları malzemeler ile pişirme yönteminden yararlanmışlardır. Kuru gıdaları depolamaya başlamışlardır. Kendilerini dinç hissedecek tok tutacak ürünlerini tercih etmişlerdir. Ticaret kavramıyla birlikte sürekli bir değişim içinde olmuşlardır. Farklı meslek grupları da böylelikle ortaya çıkmaya başlamıştır.
Uygarlıkların kendine özgü yaratmış oldukları tüm ürünler bir nevi ticaret yoluyla yaygınlaşıp farklı evrelerden geçerek yeni ürünlerin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Ayrıca uygarlıklar kendilerine özgü bu ürünleri sembolize ederek anlamlar yüklemişlerdir. İlk çağlarda olmasına rağmen ekonomik açıdan insanların birbirlerini karşılıksız bırakmadığı, alıp-verme dengesinin korunduğu görülmektedir. İlk çağlarda yaşamış insanlar daha çok ürün yetiştirmeye başladıkça sırf tatmak için farklı teknikler denemiş bunun sonucunda kullanılan yöntemler ve aletlerde gelişme göstermiştir. Daha sonra insanlar kendi yapılarına, dini inançlarına göre mutfak kültürlerini oluşturmuşlardır.
Comments