top of page

Teknoloji Meraklılarına 8 Film 1 Dizi


Her şey bir grup bilim adamının kendi aralarındaki iletişimi sağlamak amacıyla interneti icat etmeleri ve odalara sığmayan bilgisayarın bulunması ile başladı. Odamıza sığdıramadığımız o bilgisayarı günümüzde ceplerimize sığdırır olduk. Üstelik elimizden düşürmez de olduk bu akıllı telefonları. Sahiden akıllı mı onlar? Onları akıllı yapan ne? Bazen bu icatların bir insan tarafından nasıl icat edildiğine şaşırıyoruz. Ama şaşıracağımız tek konu bu değil. Teknoloji sürprizlerle dolu. Bir yandan teknoloji işlerimizi kolaylaştırırken bir yandan da işlerimizi kaybetmemize neden oldu çünkü çoğumuzun efsane olarak bahsettiği dünyayı robotlar yönetecek konusu Sofia, Japonya’daki robot otel, robot köpekler ve buna benzer birçok şey ile yapay zekâ gerçeği hayatımıza girdi. Yapay zekâ, kelimesini tanımlamaya çalışırken hayatımıza trans hümanizm, süper insan, endüstri 4.0 gibi tanımlanmayı bekleyen birçok kavram daha girdi. Filmler bu olguları anlamamızı kolaylaştırsa da geçmişte hayal edilip tasarlanan birçok icadın günümüzde filmler ile izletilip normalleştirildiğini ve hayatımıza sunulduğunu görüyoruz aslında. Bu liste de gelecekte karşılaşacağımız teknolojik gelişmeler hakkında fikir sahibi olabilirsiniz.



1) HER

Aşkın ne olduğunu sorsak eminim herkesin bir cevabı vardır. Kimimiz okuma aşkından, kimimiz ise doğa aşkından hatta aşkların en büyüğü olan tasavvufi aşktan bile bahsedebiliriz ama aşk denince ilk akla gelen bir bireye duyduğumuz aşk oluyor. Aşklar içinde en karmaşık olan da bu bence. İçimizde kelebeklerin uçuşacağını tarif eden de var, hormonal olarak açıklayan da. Pek çözülmüş sayılmaz. Peki iki insanın birbirine duyduğu aşk çözülememişken bir robota âşık olsaydınız… Bir robot var ve siz ona aşıksınız ya da o size. Hep sizinle ama sizden uzak da aslında. HER filmindeki bu adam hayatında her şey monoton giderken bir gün bir yapay zekaya yani bilgisayarına âşık oluyor. Peki bu aşk nasıl devam ediyor? Merak ediyorsanız izlemeye başlayın derim.


2) WALL-E

Günümüz sorunlarından biri de kirlilik sorunu. Bu sorun basit olarak yediğimiz çekirdekleri sokağa atmamız değil ya da denize attığımız şişeler de değil. Bu sadece hikâyenin başlangıcı. Hikâyenin devamında çöpleri satmaya başladık. Evet günümüzde çöpler satın alınıyor. İsveç gibi birçok ülke enerji üretmek için çöp satın alıyor. Ama her çöpü değil. Aslında çöp değil de “atık” desek daha doğru. Bu atıklar kendi içlerinde ayrılıyorlar. Evlerimize baktığımızda aslında atıklarla beraber yaşadığımızı görüyoruz. Özellikle teknolojik atıklarla. Nerede, nasıl depolayacağımızı ve yeniden nasıl dönüştüreceğimizi bilemediğimiz atıklar…Bir teknolojik alet üretirken canlılara zarar verdiğimiz gibi bu atıkları doğaya bıraktığımızda da zarar veriyoruz. Peki bir gün bu atıklar dönüştüremeyeceğimiz kadar çok ve evlerimiz yaşanmayacak kadar çöp ile dolsaydı. Wall-E bu sorudan yola çıkarak; dünyayı çöplerden kurtarmaya çalışan bir robotun hikayesini anlatıyor.


3) IN TIME

Zaman kavramının herkes için farklı bir anlamı var. Kimileri için zaman hiç geçmiyor kimileri için ise yakalamak pek mümkün değil ama hep aynı cümleyi kuruyoruz; “Biraz zamanın var mı?” ya da “Ah! Biraz zamanım olsa neler yapardım!” Peki nelerin karşısında durabiliriz? Bu konuda da yanıtlarımız farklı. Ortak olan nokta zamanı durduramayacağımız ama karşısında durabilir miyiz? Zamanımızı kimlere veriyoruz; nasıl veriyoruz ve niçin veriyoruz? Biz farkında olmadan zamanımız satın alınıyor. Daha doğrusu hem parayı biz ödüyoruz hem de zamanımızı biz veriyoruz. Bu ters orantıdan yola çıkmış bir film, bakalım zamana karşı durdurabilecekler mi?


4) SOCIAL NETWORK

Sosyal ağ denildiği zaman aklımıza Facebook, Twitter ve İnstagram gelmekte. Hemen hemen hepimizin birer hesabı belki birden fazla hesabı var. Hatta evcil hayvanlarımızın da var. Takipleşiyoruz, beğeniyoruz ve stalklıyoruz. Yeni kavramlar türettik ve bakmadan da edemiyoruz. Peki ilk hesabınıza döndüğünüzü düşünün hani şu an belki orda yazdıklarınıza güldükleriniz ya da bunları ben mi yazmışım diye düşündüğünüz, akrabalarınızın peşinizi bırakmadığı, oyun isteklerinin atıldığı o hesap…Evet Facebook’tan bahsediyorum. Facebook çoğumuzun bildiği hikâye Mark Zuckenberg tarafından geliştirildi. Facebook kullanımı azalsa da Zuckenberg Whatsapp’ı, İnstagram’ı satın aldı ve hakkında çeşitli haberler yapıldı; kişisel bilgileri sattığı konusunda. Ama şunu söyleyebilirim ki bir ihtiyaç vardı, hayal etti ve azıcık da bunu gösterecek cesaret… Harvard’dan atılma cesareti. Belki Zuckenberg’den önce başkasının aklına gelen bir fikirdi bu platform ama tarihte buluşlar fikir sahibi olanın değil onu gerçekleştirecek cesareti olanın ismi ile anılmakta. Hala bu hikâyeyi bilmiyorsanız Social Network sizi bekliyor.


5) THE GREAT HACK

Şirket nedir? diye sorulmuş olsaydı, herkesin bir cevabı olurdu ve hatta hemen hemen herkes aynı şirketlerden bahseder, o şirketlerin CEO’ları ve hatta vizyonlarından da. Birçoğumuzun uzak kaldığı bir şirket daha var o da veri şirketleri. Her geçen saniye dünya üzerindeki çoğu kişinin bilgilerini kaydetmekteler. Mesajlarımızdan, en sevdiğimiz renge, kıyafet tercihlerimizden, en çok dinlediğimiz müziğe ve aklınıza gelebilecek birçok şey… Bunu nasıl yapıyorlar ya da başka bir önemli soru neden yapıyorlar? The Great Hack bu iki sorunun cevabını Facebook üzerinden fazlasıyla vermekte aynı zamanda Trump seçim kampanyaları ve Brexit süreci ile ilişki kurmakta.


6) WHO AM I

Teknolojideki değişim ile suçlar da değişti ve suçlara bağlı olarak cezalarda. Yani yeni hukuk dallarını konuşmaya başladık. Kentlerin gelişimi ile kente özgü suç dediğimiz bir kavram ortaya çıktı. Kentlere özgü bu suçlar internette yaptığımız bir alışveriş sonucu çalınan kredi kartı bilgilerimiz ve boşaltılan hesaplarımız belki bir örnek ama artık bunun çok daha ötesinde. Hırsızlar artık pencereden girmek yerine bilgisayarlarımıza, telefonlarımıza girmeyi tercih ediyorlar. Sanal alemdeki bu suçlar siber suçlar, siber saldırı ya da siber zorba olarak adlandırılmakta. Ama bu saldırıyı sadece kötü olarak adlandırdığımız bir grup insan yapmıyor. Hatta kimlerin yaptığını ya da yaptırdığını bulmak bir hayli zor. Bu film Alman yapımı tekno gerilim filmi, suçların ne şekilde ve nasıl bireyler tarafından işlendiğine dair bir ipucu vermekte.


7) BLADE RUNNER

Bilim önemli bir alan ve hipotez oluşturabilmek için kanıtlara ihtiyacı var yani deneye. Dolayısıyla deneklere de…Tartıştığımız konu ise hayvanların denek olarak kullanılıp

kullanılamayacağı. Çoğunluk kullanılmamaları yönünde ama teknoloji de bizleri denek olarak kullanmakta. Blade Runner filmi bu listedeki diğer filmlerden farklı olarak bir devam filmi aslında ve 2050 yılı civarlarına yönelik tahminlerde bulunan bir film. Filmde polis departmanında çalışan bir kişinin küresel çaptaki bir suçu engellemeye çalışırken bir deneyin ortasında kalma süreci anlatılıyor.


8) EAGLE EYE

Dinleme sorunu geçmişte sadece büyük devlet adamlarını tehdit eden bir sorun olarak algılandı. Bu yol ile devlet sırlarının öğrenilebileceği konusu tartışıldı. Ama günümüzde akıllı telefonlarımız akıllı oldukları kadar izlemeyi de dinlemeyi de seviyorlar bizleri. Telefonlarımıza indirdiğimiz uygulamalar ile yapıyorlar bunları ya da mail kutumuza gelen bir mesaj ile. Kimimiz konuştuğumuz bir ürünün reklamlarını görüyoruz ertesi gün ya da basit olarak indirdiğimiz bir fal uygulamasında gerçekleşmesini istediğimiz dileği okuyoruz. Basit olarak ifade etsek de Eagle Eye filmi basit bir sorunun çok ötesine taşımakta konuyu.


BONUS: MR. ROBOT

Film önerisi dışında bir diziden bahsederek bitiriyorum listemi. Bu diziyi ekledim çünkü bütün bu filmleri izleyip diziyi izlemezseniz eksik kalır diye düşündüm. Teknoloji ile ilgili bir şeyler başarsak kendimizi hacker ilan ediyoruz ve birçok kişi bunu komik buluyor. Ama istesek de istemesek de bu sürecin bir parçasıyız. Yani hepimiz birer hacker olarak bu bilgi çalınmasının bir ortağıyız. Kimimiz farkında ama çoğumuz farkında değil. Maillerimize gelen ne olduğu belli olmayan mesajlar ya da telefonumuza indirdiğimiz uygulamalara verdiğimiz izinler ve aygıtlarımıza yerleşen o şey ya da arkasında çalışan şey. Bu şey virüsler, hepsi aslında çalınan ve kopyalanan verilerin bir aracı. MR. Robot sıradan bir hacker hikayesinin çok daha fazlasını sunmakta sizlere.

Keyifli Seyirler…

Comments


bottom of page